Ticaretin ve manüfaktürün bir tek ülkede, İngiltere'de toplaşması durumu, 17. yüzyılda, kesintiye uğramadan gelişen biçimiyle bu ülke için yavaş yavaş göreli bir dünya pazarı yarattı ve bu nedenle, daha önceki üretici güçlerin artık karşılayamayacakları bir İngiliz manüfaktür ürünleri talebine yolaçtı. Üretici güçlerin sınırlarını aşan bu talep, büyük sanayii —doğa güçlerinin sınai amaçlarla kullanılması, makineleşme ve en karmaşık işbölümünü— yaratarak, ortaçağdan bu yana mülkiyetin üçüncü [51] dönemine yolaçan dürtücü güç oldu. Ülke içinde rekabet özgürlüğü, teorik mekaniğin yetkinleşmesi vb. gibi bu yeni evrenin öteki koşulları, İngiltere'de daha önceden de vardı. (Newton tarafından tamamlanan mekanik, zaten İngiltere ve Fransa'da 18. yüzyılda herkesin en iyi tanıdığı bilimdi). (Bizzat ulusun kendi içerisindeki serbest rekabete gelince, bunu elde etmek için bir devrim her yanda zorunlu oldu — 1640'ta ve 1688'de İngiltere'de, 1789'da Fransa'da.) Rekabet, kısa zaman sonra, tarihsel rolünü korumak isteyen her ülkeyi, yeni gümrük önlemleri (çünkü eskileri büyük sanayie karşı hiç bir yardım sağlayacak nitelikte değillerdi) ile kendi manüfaktürlerini korumaya zorladı ve az sonra himayeci tarifelerle birlikte büyük sanayiye eşlik etmek zorunda kaldılar. Bu himaye önlemlerine karşın, büyük sanayi, rekabeti evrensel kıldı (büyük sanayi pratik ticaret özgürlüğünü temsil eder, himayeci gümrükler, onda, ancak geçici bir önlem, ticaret özgürlüğü içersinde bir savunma silahıdır), büyük sanayi, ulaşım araçlarını (sayfa 86) ve modern dünya pazarını kurdu,[68] ticareti sanayiin egemenliği altına soktu, her sermayeyi, sanayi sermayesi haline getirdi ve bununla da dolaşımı yarattı (para sisteminin yetkinleşmesi) ve sermayelerin hızla merkezileşmesine neden oldu. Evrensel rekabet yoluyla, bütün bireyleri, enerjilerini azami bir gerilim derecesinde tutmaya zorladı. İdeolojiyi, dini, ahlakı, vb., vb. mümkün olduğu kadar yoketti ve bunu başaramadığı zaman da onları apaçık yalanlar haline getirdi. Her uygar ulusu ve, gereksinmelerinin karşılanması için, bu ulusun herbir bireyini bütün dünyaya bağımlı kıldığı ölçüde ve çeşitli ulusların, o zamana kadar doğal olan bağdaşmaz niteliğini yıktığı ölçüde dünya tarihini gerçekten yaratan odur. Doğa bilimini sermayeye bağımlı kıldı ve işbölümünün üzerinden onu doğal birşeymiş gibi gösteren son perdeyi de ortadan kaldırdı. Ve genel bir tarzda, iş içinde olabildiği ölçüde her doğal öğeyi yoketti ve bütün doğal olan ilişkileri, onları para ilişkisi haline getirmek üzere bozup dağıtmayı başardı. Doğal olarak oluşmuş kentlerin yerine, mantarlar gibi biten modern sanayi kentlerini yarattı. Girdiği her yerde zanaatçılığı ve genellikle sanayiin daha önceki bütün evrelerini yıktı. Kentin kır üzerindeki zaferini tamamladı. [Onun ilk koşulu[15**]] otomatik sistemdir. [Onun gelişmesi[15**]] öyle bir üretici güçler kitlesi yarattı ki, loncalar nasıl manüfaktür için bir engel olduysa, küçük kır işletmesi nasıl gelişme yolundaki zanaatçılık için bir başka engel olduysa, özel mülkiyet de bu üretici güçler için öyle bir köstek haline geldiler. [52] Bu üretici güçler, özel mülkiyette, ancak tek yanlı bir gelişme tanırlar, çoğunlukla yıkıcı güçler haline gelirler, ve bunlardan pek çoğu özel mülkiyet rejiminde en ufak bir kullanma alanı bulamazlar. Genel olarak, büyük sanayi, her yerde toplum sınıfları arasında aynı ilişkileri yarattı ve bu nedenle, başka başka ulusların özel niteliklerini yoketti. Ve ensonu, her ulusun burjuvazisi hâlâ özel ulusal çıkarlarını korumaktaysa da, büyük sanayi, bütün uluslarda çıkarları aynı olan bir sınıf, kendisi için ulusallığın çoktan yokolduğu bir sınıf, eski dünyadan gerçekten kurtulmuş ve aynı zamanda ona karşı çıkan bir sınıf yarattı. Büyük sanayi, yalnızca kapitalist olan ilişkileri değil, işin kendisini de işçi için dayanılmaz hale getirdi.
Besbelli ki, büyük sanayi,[69] bir ülkenin her yerinde aynı yetkinlik düzeyine varmaz. Ama bu durum, büyük sanayiin yarattığı proleterler, sınıf hareketinin başında yer aldıklarına göre, ve bütün yığını kendileriyle birlikte sürüklediklerine göre, ve büyük sanayi dışında kalan işçiler, büyük sanayiin kendi işçilerinden daha da beter durumda olduklarına göre, proletaryanın sınıf hareketini durdurmaz. Aynı biçimde, büyük sanayiin geliştiği ülkeler, sanayiden çok ya da az yoksun ülkeler üzerinde bu yoksun ülkelerin dünya ticareti yoluyla evrensel rekabet savaşımına sürüklenmesi ölçüsünde etki yaparlar.
*
Bu çeşitli biçimler işin örgütlenmesi biçimlen oldukları kadar aynı zamanda mülkiyetin de biçimleridirler. Her dönemde, gereksinmelerin zorunlu kıldığı ölçüde, mevcut üretici güçlerin bir birliği meydana gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.