20 Aralık 2013 Cuma

9. BÜYÜK SANAYİ VE SERBEST REKABET KOŞULLARINDA ÜRETİCİ GÜÇLERLE İLİŞKİ TARZI ARASINDA GİTTİKÇE BÜYÜYEN ÇELİŞKİ. EMEK VE SERMAYE KARŞITLIĞI

Büyük sanayide ve rekabette, bireylerin bütün varoluş koşulları, belirlenmeleri ve sınırlanmaları en basit iki biçim içinde erimiştir: özel mülkiyet ve emek. Paranın işe karışmasıyla ilişkinin her biçimi ve ilişkinin bizzat kendisi, bireyler için olması da, olmaması da mümkün şeyler olmaktadır. Demek ki, daha önceki ilişkilerin, bireylerin, birey olarak, aralarındaki ilişkiler değil, ancak, belirli koşullar içinde yaşayan bireylerin ilişkileri olması, paranın kendi niteliğindedir. Bu koşullar, şimdi artık yalnızca iki koşula indirgeniyorlar: bir yanda birikmiş emek ya da özel mülkiyet, öte yanda fiili emek. Eğer bu koşullardan biri ortadan kalkarsa değişim kesintiye uğrar. Modern iktisatçıların kendileri, örneğin Sismondi, Cherbuliez, vb. l'association des individus [bireyler birliği. -ç.] ile l'association des capitaux'yu [sermayeler birliği. -ç.] karşı karşıya getiriyorlar. Öte yandan bireylerin kendileri de tamamen işbölümüne bağımlıdırlar ve bu yüzden de birbirlerine karşı da tam bir bağımlılık içinde bulunurlar. Özel mülkiyet, iş içerisinde, emeğe karşıt olduğu ölçüde doğar, ve birikim zorunluluğu ile gelişir, ve başlangıçta, ortaklaşa biçimini korumakla birlikte, daha sonraki gelişmesinde özel mülkiyetin modern biçimine gittikçe yaklaşır. Ve hemen, işbölümü, daha şimdiden iş koşullarının, aletlerin ve malzemenin bölünümünü de içerir, ve bu bölünme ile birlikte, birikmiş sermayenin ayrı ayrı mülk sahipleri arasında parçalanmasını ve bunun sonucu olarak da sermaye ile emek arasında olduğu gibi bizzat mülkiyetin çeşitli biçimleri arasında da parçalanmayı içerir. İşbölümü yetkinleştiği ölçüde [65] birikim artar ve bu parçalanma da daha belirli bir durum alır. İşin kendisi, ancak, bu parçalanma koşulu varoldukça varlığını sürdürebilir. 

*

(Ayrı ayrı ulusların bireylerinin —Almanların ve Amerikalıların— kişisel enerjisi, bu enerji daha önceden ırkların karışmasından doğmaktadır —dolayısıyla Almanların kretenizmi[16**]]—; Fransa'da, İngiltere'de, vb., daha önceden evrime uğramış bir toprağa yabancı halklar gelip yerleşmişlerdir. Amerika'da ise yepyeni bir toprağa yerleşmişlerdir, Almanya'ya gelince, ilkel nüfus yerinden kıpırdamamıştır.) 

*

Demek ki, burada, iki olgu belirir. Birincisi, üretici güçler, bireylerden tamamen bağımsız ve kopuk, bireylerin yanında, ayrı bir dünya imiş gibi gözükmektedirler, ki, bunun da nedeni vardır, çünkü bireyler dağınık ve birbirleriyle çelişki halinde bireyler olarak bulunurken, öte yandan onların üretici güçlerini oluşturan güçler, ancak karşılıklı ilişkide ve bu bireylerin karşılıklı bağımlılığında gerçek güçler olabilmektedirler.[83] Demek ki, bir yanda, bir çeşit nesnel bir biçime bürünmüş bulunan ve bizzat bireylerin kendileri için artık bireylerin güçleri olmaktan çıkmış, tersine özel mülkiyetin ve dolayısıyla yalnızca özel mülkiyete sahip bulundukları ölçüde bireylerin güçleri olan bir üretici güçler bütünü. Daha önceki hiçbir dönemde, üretici güçler, birey olarak bireylerin karşılıklı ilişkilerine böylesine kayıtsız bir biçime bürünmemişti, çünkü bu ilişkiler henüz sınırlıydılar. Öte yandan da üretici güçlerden kopmuş ve bu yüzden de yaşantılarının gerçek içeriğinden yoksun kalan ve soyut bireyler haline gelmiş bulunan, ama özellikle bu nedenle ve ancak bu duruma geldiklerinde birbirleriyle bireyler olarak ilişkiler kurma durumuna gelmiş bulunan bireylerin çoğunluğunun bu üretici güçlerin karşısına dikildiği görülür. 

Onları hâlâ üretici güçlerle ve kendi varlıkları ile birleştiren biricik bağ olan çalışma, her türlü öz faaliyet görünümünü yitirmiştir ve onlara yaşamlarını ancak bu yaşamı kısaltarak [66] devam ettirme, sürdürme olanağı tanımaktadır. Daha önceki dönemlerde öz faaliyet ile maddi yaşamın üretimi, sadece ayrı ayrı kişilere düşmekte ve maddi yaşamın üretiminin hâlâ bir öz faaliyeti olarak, bizzat bireylerin sınırlı niteliği yüzünden ayrılıyordu; bugün öz faaliyet ile maddi yaşamın üretimi öylesine birbirinden ayrılmıştır ki, maddi yaşam amaç gibi görünmekte ve maddi yaşamın üretimi, yani çalışma da, (bu çalışma şimdi artık öz faaliyetin mümkün olan biricik biçimi, ama gördüğümüz gibi olumsuz biçimi olduğuna göre) araç gibi görünmektedir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.